DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
die Sonne {f} [Astr.]aydınlık {i}
die Sonne {f} [Astr.]güneş {i}
die Sonne {f} [Astr.]güneş ışığı {i}
die Sonne {f} [Astr.]güneş ısısı {i}
die Sonne {f} [Astr.]güneş sıcaklığı {i}
die Sonne {f} [Astr.]ışıltılı şey {i}
die Sonne {f} [Astr.]parlak şey {i}
sonnen {v} güneşlenmek {fi}
sonnen {v} güneşe sermek {v}
sonnen {v} güneşletmek {v}
sonnen baden {v} güneşlenmek {fi}
die Sonnen-Wolfsmilch {f} sarı sütleğen {i}
die Sonnen-Wolfsmilch {f} sütleğen {i}
der Sonnenanbeter {m} güneşe tapan kişi {i}
der Sonnenaufgang {m} güneş doğması {i}
der Sonnenaufgang {m} güneşin doğuşu {i}
das Sonnenbad {n} güneş banyosu {i}
sonnenbaden {itr} güneş banyosu yapmak {itr}
sonnenbaden {itr} güneşlenmek {itr}
der Sonnenball {m} [Lit.]ateş topu {i}
der Sonnenball {m} [Lit.]güneş {i}
die Sonnenbank {f} solaryum bankı {i}
die Sonnenbatterie {f} güneş enerjisini elektrik enerjisine çeviren jeneratör {i}
sonnenbeständig {adj} güneşe dayanıklı {s}
die Sonnenbleiche {f} güneş ağartması {i}
die Sonnenbleiche {f} güneş beyazlatması {i}
die Sonnenblende {f} [Foto]parasoley {i}
die Sonnenblume {f} ay çiçeği {i}
die Sonnenblume {f} ayabakan {i}
die Sonnenblume {f} [Bot.]ayçiçeği {i}
die Sonnenblume {f} gündöndü {i}
die Sonnenblume {f} [Bot.]günebakan {i}
der Sonnenblumenkern {m} ayçiçeği çekirdeği {i}
das Sonnenblumenöl {n} ayçiçek yağı {i}
das Sonnenblumenöl {n} çiçek yağı {i}
der Sonnenbrand {m} [Med.]güneş yanığı {i}
der Sonnenbrand {m} güneş yanması {i}
die Sonnenbräune {f} bronzlaşma {i}
die Sonnenbräune {f} güneşte yanma {i}
die Sonnenbrille {f} güneş gözlüğü {i}
die Sonnencreme {f} güneş kremi {i}
das Sonnendach {n} gölgelik perde {i}
das Sonnendach {n} güneşlik {i}
das Sonnendach {n} tente {i}
das Sonnendeck {n} [Naut.]güneşlenme güvertesi {i}
das Sonnendeck {n} [Naut.]üst güverte {i}
die Sonnenenergie {f} [Phy]güneş enerjisi {i}
die Sonnenferne {f} [Astr.]gün öte {i}
die Sonnenfinsternis {f} [Astr.]güneş tutulması {i}
der Sonnenfisch {m} golyan {i}
der Sonnenfisch {m} golyan balığı {i}
sonnengebräunt {adj} bronzlaşmış {s}
sonnengebräunt {adj} güneşten yanmış {s}
der Sonnengott {m} güneş Tanrısı {i}
das Sonnenjahr {n} güneş yılı {i}
sonnenklar {adj} besbelli {s}
sonnenklar {adj} gün gibi aşikar {s}
sonnenklar {adj} gün gibi ortada {s}
das Sonnenkraftwerk {n} güneş enerjisinden elektrik üretim tesisi {i}
das Sonnenkraftwerk {n} güneş enerjisiyle çalışan elektrik üretim tesisi {i}
die Sonnenkrem {f} güneş kremi {i}
der Sonnenkult {m} güneşe tapınma {i}
der Sonnenkult {m} güneşe tapma {i}
der Sonnenleck {m} güneş lekesi {i}
das Sonnenlicht {n} güneş ışığı {i}
die Sonnenmilch {f} güneş kremi {i}
die Sonnennähe {f} [Astr.]gün beri {i}
das Sonnenöl {n} güneş yağı {i}
der Sonnenplatz {m} güneş tarafı {i}
das Sonnenrad {n} yuvarlak biçimde tasvir edilen Güneş {i}
das Sonnenröschen {n} altın otu {i}
das Sonnenröschen {n} papatya {i}
das Sonnenröschen {n} sarı papatya {i}
der Sonnenschein {m} gün ışığı {i}
der Sonnenschein {m} günes ışığı {i}
der Sonnenschein {m} güneş ışını {i}
der Sonnenschein {m} hep mutlu insan {i}
der Sonnenschein {m} hep neşeli insan {i}
der Sonnenschirm {m} güneş şemsiyesi {i}
der Sonnenschirm {m} güneşlik {i}
Indirekte Treffer
der an der Sonne getrocknete {allg} güneşte kurutulmuş {allg}
die Sonne geht auf {allg} güneş doğuyor {allg}
die Sonne geht unter {allg} güneş batıyor {allg}
die Sonne lacht {allg} günes pırıldıyor {allg}
die Sonne sinkt {allg} güneş batıyor {allg}
die Strahlen der Sonne {allg} güneş ışınları {allg}
ein Kind der Sonne {allg} güneşi seven kişi {allg}
geh mir aus der Sonne {allg} gölge etme! {allg}
in der prallen Sonne {allg} kızgın güneş altında {allg}
in der Sonne aalen {allg} Güneş'te tembel tembel yatmak {allg}
in der Sonne braten {allg} güneş banyosu yapmak {allg}
in der Sonne braten {allg} güneşte yanmak {allg}
in die Sonne legen {allg} güneş banyosu yapmak {allg}
unter der Sonne schmoren {allg} güneşin altında yanıp pişmek {allg}
von der Sonne gebräunt {allg} güneşte bronzlaşmış {allg}